25 Şubat 2013 Pazartesi

Kuşlar gibi

Ne zaman çok mutlu ya da çok mutsuz olsam yazmak geliyor içimden. Dua etmek, ibadet etmek gibi bir sığınma hissi sarıyor beni. Neden bilmiyorum ama en çok bu duyguları hissederken yalnız hissediyorum kendimi. Belki de bu uç iki duyguyu da paylaşacak kadar güvenmediğimden kimseye...

Ne çok yaşıyorum ben bu uçları. Bir dalgalı, bir sakin... Kadınım ya ondan herhalde. Ya da belki de herkes benin gibi. Sadece onlar da kabuklarına çekilip yaşıyor her şeyi. Normalde bu kadar melankolik değilim, çok düşünüyorum ondan. Biriktiriyorum anılarımı, replay tuşuna basa basa izliyorum bir bir. Osho, ego geçmiş ve gelecekte var olur. Anda kalırsan ego varlığını sürdüremez der. Benim ne büyük egom varmış meğer. Ya geçmişle hesaplaşıyorum, ya gelecek için kaygılanıyorum. En çok da su flashbacklerden çekiyorum. Bir anda geliveriyorlar. İşin garibi de çoğu unuttuğum anılar. Gelmeleri ve gitmeleri bir olsa da etkiler uzun sürüyor. O kadar taze ve canlı görünüyorlar ki gözüme, etkisinden kurtulmak için kendimi baya bir zorluyorum. Bir de kontrol edemediğim rüyalarım var tabii. Onlardan kacış da yok. Hatırlamak, düşünmek istemediğim insanları görüyorum, hem de en gizli korkularımın baş rol oyuncusu olarak. Bu sefer de uyandığımda etkisinde kalıyorum. 

Ben bu ara kendimi istemli, istemsiz pek bir etki altında bırakıyorum anlayacağın. Geçer herhalde başka bir buhran dönemine kadar. Şimdilik ötmek için rüzgarın dinmesini, bulutların dağılmasını bekleyen kuşlar gibiyim. Susuyorum ve bekliyorum...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder