28 Şubat 2013 Perşembe

Bebek'te üç beş tur atalım

Her yeni yılın başında "To Do List" yaparım. Bazı maddeleri gerçekleştirir, bazısınınsa cesaret edip yanına bile yaklaşamam. Listemin her zaman ilk maddesi, "Bu yıl araba kullanmayı öğreneceğim." olur. Araba kullanmaktan çok korktuğum için hiç bir zaman bu maddeyi gerçekleştiremem. Bu sene liste yapmadığımdan mıdır nedir, bir sabah gözümü açtım ve ben bugün araba kullanıcam dedim. Bana araba kullanmayı öğretecek çelik gibi sinirleri olan da biri etrafımda olmadığı için özel ders almaya karar verdim. Çalışmıyorum, beş kuruş param yok malum.  Grupon sitelerinde evime çok yakın, ucuz bir kurs buldum. Otomatik araç kullanacağımı söyleyerek hemen randevumu aldım.

 Nasıl gaza geldim, nasıl mutluyum. Beni gören atomu parçaladım sanabilir. Herkese de mesaj attım, heyoo ben araba kullanıcam diye. Öyle mühim bir durum. Güle oynaya kursa gittim, ton ton sürüş hocamın peşine takılıp otoparka indik. Bir baktım kullanacağım araç jeep. Yok artık, ben nasıl kullanayım götü antartika kadar olan arabayı? Zaten ölümüne korkuyorum. Neyse bindik arabaya, indik sahile, oturdum direksiyona. Ama bir gariplik var sanki. Gaz tamam, fren tamam. İyi de bu debriyajın ne işi var burada?! Hoca dünyadan bir haber, otomatik istediğimden haberi yok. Hadi gidelim otomatikle değiştirelim diyorum. Adam, kem küm. Otomatik arabaları yokmuş ellerinde, iyi mi? Yok ebeni yani, canım burası hangi çöl? Ben bir bedeviyim de, her an her şey gelebilir başıma. Ondan yani! Benim omuzlar çöktü, alt dudak düştü. Elinden şekeri alınmış küçük kız hırçınlığı da cabası. “O” hep böyle derdi. Ne zaman olmasını istediği bir şeyi birilerine anlatsa, olmuyor diye hayıflanırdı. Vallahi doğruymuş arkadaş. İş görüşmeleri olmuyor, aşk olmuyor, koyduğumun direksiyon dersi bile olmuyor. Bundan sonra gerçekleşmeden kimseye bir şey demeyeceğim. Neyse eve geldim, telefon çaldı. Haftaya otomatik arabamız gelecek o zaman kullanırsınız dediler. Napalım, olur dedim. O ürkek ceylan, korkak tavuk ben meğerse gizli bir trafik canavarı, bir rallicinin yandan yemişiymişim. Tahmin ediyordum trafikte asabi olacağımı ama pencere açıp el kol yapacağımı, ona buna korna çalacağımı, kamyon falan sollayacağımı hiç düşünmezdim. Ne özgüven varmış meğerse bende. Park konusuna değinmeyeceğim lakin geri gitme özürlüsüyüm. Hocalar doğuştan yetenekli olduğumda karar kıldılar, ben araba kullanmak için doğmuşum J Bunları duyunca kendimi alnımdan öpmek, bu güne kadar tırstığım için de ağzıma iki tane çakmak istedim.

Bir de sanırım ben bir cüceyim. Anam, babam hobit, dedem de Frodo’ymuş. Çünkü araba kullanırken hiçbir şey göremiyorum. O kör nokta dedikleri şey benim için arabanın her yeri. Dönüşlerim falan tamamen iç güdüsel. Fino köpeği gibi araba kullanan kadınlara gülerdim, tüü bana. Cama yapışan sinekler gibiyim dönüşlerde, parklarda. Görmüyorum işte napim. Bir de hocam sağolsun, bir sokağa sapacağımız zaman hep son dakikada söylüyor. Kör gözümle dalıyorum zınk diye. Sevgili İstanbul’lular canınızı benden koruyun canlarım.

Yurdum insanın zeka seviyesini de araba kullanmaya başlayınca öğrenmem kötü oldu. Mal gibi yol ortasından yürüyenler, sol şeritte bir anda dörtlü yakıp duranlar, sinyalsiz önüne kıran davarlar, piçliğine pis pis sırıtarak sıkıştıranlar, hepiniz bebişlerimsiniz. Isırarak hepinizi öpmek (!) istiyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder