8 Eylül 2012 Cumartesi

Empati

Bir insanın başka birinin anlayabilmesi zordur. Kimse aynı şeyi yaşamadan tam olarak bilemez karşısındakinin hislerini. Sen bir türlü anlayamazsın karşındakini, niye böyle yapıyor, neden böyle dedi, nerden çıktı şimdi bu tavırlar diye binlerce soru sorarsın kendine. Kırılır, üzülürsün anlam veremediklerine.

Bir gün gelir kendini garip bir olayın içinde bulursun. Konu tanıdıktır, diyaloglar dejavu yaşatır. Sanki aynı filmi başka oyuncularla daha önce izlemişsin gibi bir his. Midene bir sancı girer, nefesin kesikleşir, omuzlar düşer, yaşlar fora. Gerçek tam ağzının orta yerine bir tane çakar.  O an anlarsın aylardır anlam veremediklerini. Herşey karşında durur ve sen ancak aynısını yaşayınca anlayabilirsin. Kendinden utanırsın, hem de ölesiye. Bir daha nasıl yüzüne bakıcam dersin.

Biri sana aşıktır, sen de başkasına...Başkası seni sevmez, istemez. Her tavrıyla, sözüyle, duruşuyla gösterir. Görmezsin, görmek istemezsin.Sonra bir bakarsın ki aynılarını sen de sana aşık olana ama senin sevmediğine yapıyorsun. İnanamazsın, başkası da bana böyle mi hissetti diye düşünüp içini parçalarsın. Kendini karşına alır, zalimce eleştirirsin. Onun herşeye neden sustuğunu, neden her kendini ona açışından bunu nasıl da geçiştirdiğini bir bir anlatırsın kendine. İstemez işte seni, sevmiyordur. Sonu gelmez çıkarımlarının. Herşeyi paylaştığın gibi, bu düşüncelerini de paylaşırsın onunla. Ses etmez yine, cevap bile vermez. Yine kalırsın arafta. Ama neyse ki bu sefer neden, niçinin peşinden koşmaz, uslu uslu kabullenir, susarsın. Utanırsın onun sana anlayışı karşısında. Sen yapamazsın bunu sana aşık olana. Kesip atarsın muhabbetini, bilmezsin hayatını da sikip attığını. Sana aşık olana baktıkça kendini onda görür, daha nefret edersin ondan ve kendinden...