Sakinlik ne güzel şeymiş. İnsanın kafasında sürekli cevaplanmayı bekleyen sorulardan, belirsizliğin tetiklediği korkulardan, sonu gelmeyen beklentilerden sıyrılması nasıl da güzelmiş. Aylardır içimde kopan fırtınalar, dinmek bilmeyen hayal kırıklıkları, kocaman bir aşkın yükü… Hepsi bitti sonunda.
Saman alevi gibi olan öfkem dindikten sonra geriye bir dinginlik kaldı ruhumda. Kafamdaki sesler sustu, yüreğimdeki sıkışma azaldı. Aylardır anlam yüklediğim biri gitti hayatımdan, yeri boş kaldı biliyorum. Her nefes alışımda hissediyorum yokluğunu. Ama boşluk dediğin nedir ki zaten? Alışkanlıklardan ibaret her şey. O boşluk illaki başka şeylerle dolacak. Önemli olan artık daha sakin olmam. Ne kadar da geriyormuş beni belirsizlikler. Karşımdakini anlamaya çalışmak, tavırlarından manalar çıkarmak ne kadar yorucuymuş.
Şimdilik renkler biraz soluk benim için. Öyle hayattan deliler gibi tat falan almıyorum. Ama daha huzurluyum. Sanki iyi bir insan olmak mümkünmüş gibi geliyor. Eski beni tekrar buldum. Ona duygularımı belli etmeyeceğim diye ördüğüm duvarlar, taktığım maskeler birer parçam haline gelmiş. Yardımsever iyi bir insan olursam, hala onu kazanmak için çabaladığımı zanneder diye kendimi sınırlamış, benliğimden vazgeçmişim. Şimdi saklamak zorunda olduğum hiçbir şey yok. Koca bir yıldan sonra nihayet unuttuğum ben olabilirim. Ve bu inanılmaz bir özgürlük hissi veriyor bana.
Kimse için artık kendimden ödün vermeyeceğim diyemem. Çünkü bu benim. Aşkın kendisine umutsuzca aşığım. Ruhum sevgiden besleniyor ve sevilmediğim anda soluyor kanatlarım. Sadece kendimi değersiz hissettiren insanlara değer vermeyeceğim sözünü verebilirim. Hayatta insanın başına her şey gelebilir, geriye sadece kendimiz kalırız. Ve anladım ki her şeyi yaratan da iyileştiren de yine kendimiziz. Benliğimizin kıymetini bilmediğimiz sürece, başkalarının kıymet vermesini beklemek hata olur. Tek bildiğim bu uysal halimi çok sevdiğim ve kaybolmasını istemediğim…