28 Şubat 2012 Salı

Turizm Var, Turizm Var

Şimdi turist kavramı benim için alayım elime haritamı , sokak sokak tarihi yerleri gezeyim, o şehrin ülkenin kendine has yemeklerini yiyeyim, insanlarıyla tanışayım gibi özellikler taşır. Gittiğim şehrin her türlü güzelliğini özümsemek, bol bol resim çekmek ve bir sürü anı biriktirmem lazım. Kısaca kültür turizmi diyebiliriz. Ama tabi ben bir kadın zihniyle bunları düşünüyorum. Bir de erkek gözüyle turistliği, turizmi ele alalım...

Erkek yabancı bir ülkeye gittimi müzeymiş, kiliseymiş, yerel yemeklermiş, otantik ya da tarihi mekanmış bunlarla ilgilenmez. Sıkıcı gelir, insanın beynini yer ne yapacağız buralarda diye. Erkek genelde duygularıyla değil, hormonlarıyla yönetilen bir varlık olduğundan onun için turizm; gece kuluplerine gitmek, her türlü alkol çeşidini denemek, mümkünse ot vb. şeylerle kafayı bulmak ve tabi ki Avrupalı dediğin yatılacak kadındır mantalitesiyle hatunları avlamaktır. İşte bu yüzden "sex turizmi" denen bir şey vardır bizim Türk erkeklerimiz için.  Bana Rusya'yı, uzak doğuyu tarihi için, şehirlerinin güzelliği için görmeye giden bir tane erkek gösterin Allah aşkına. Yok ki öyle bir tür. Ama onlara sorsan, yoooook tamamen duygusallll... Bangkok'a uçak bileti 1.700 Tl'den başlıyor, konaklamaların geceliği 100 euro civarı, e bunun bir de "masaj" bedeli var. Adam resmen küçük bir servet döküyor çekik gözlü hatunu götürücek diye. O paraya burda ohhoooo var yaaaa diye akıl verenini de gördüm. Hangisinden daha çok iğrenmek lazım bilemiyorum.

Aslanlarım siz böyle öküz oldukça, bu Türk kızı da bütün Uzak Doğu ve Balkan kızlarından tiksinecek, hepsine potansiyel kevaşe gözüyle bakacak ve konuyla ilgili her türlü teklifi binbir triple size zehir edecek. Biraz medeni olun, biraz doyun ya...!

17 Şubat 2012 Cuma

Mutluluğun Kayıp Öznesi

İkibuçuk yılımı 1.65 boyunda, gözleri şehla, burnu hatırı sayılır bir S çizen, alkol almaktan nefret eden, sabah akşam ice-tea içen, trafikte tam bir canavara dönüşen, bu sebeple hiçbir zaman ağız tadıyla kıta değiştiremediğim, yemek yeme anlayışı Burger King'den ibaret olan, sadece eşortman altı ve GS montu giyen, eğlenceden kastı PS oynamak ve nargile içmek olan bir adamla geçirdim. Yani kimse kalkıp bana şekilci, paragöz diyemez-di.

Noldu bilmiyorum ama bir yıllık bekarlık dönemimde üzümün çöpü, armudun sapı diye diye hiç kimseyi beğenemez oldum. Artık nasıl sıtkım sıyrıldıysa, her türlü şekilciliği bünyeme dahil etmişim fark etmeden. Arabası yok diye yüzüne bakmadığım, göbeği var diye küçümsediğim, açık öğretimden mezun diye aşağıladığım bir sürü erkek oldu bu bir yıl içerisinde. Tam kendimden nefret etme noktasına geliyordum ki...

Tek korkumun ona benzer birine yeniden aşık olmak olduğunu fark ettim. Şehlaydı evet, ama dünyanın en güzel bakan bir çift gözüydü onlar, efortman ona çok yakışırdı, nargile içerken onu seyretmeye bayılırdım, hamburgerleri güdük parmaklarıyla yemesini çok sevimli bulurdum.  Ayrıldıktan sonra o kadar çok acı çektim ki 8 kg verdim bir buçuk ayda. Bilinçaltım bana nasıl bir mesaj veriyorsa hep tam zıttı özelliklere sahip erkeklere bakıyorum. Biliyorum ki onlarla da uıtlu olmam imkansız, çünkü o ben değilim.

Mutluluğu yanlış öznelere yüklüyor, sonra öznenin yüklemini beğenmeyip mutsuz oluyorum, hayat işte...