16 Nisan 2013 Salı

Bahar geldiğinde mi ben böyle olurum? Yoksa böyle olduğumda mı gelir bahar?

Bahar geliyor, ardından da yaz. Herkes için tatil, deniz, güneş demek benim içinse evde saltanat sürmek. Bizimkiler bu hafta yazlığa gidiyor ve ev bana kalıyor. Yanlızlığım benim en büyük mahremiyetim. İki gün arkadaşlarımla görüşsem, üçüncü gün kendimle kalmak isterim. Sessizliği severim, sessizliğin sesini dinlemeyi de.

Her yeni mevsime geçtiğimizde bir sene önceki o mevsimde yaşadıklarım aklıma gelir, neler değişmiş hayatımda şöyle durur bir bakarım. Baharın kokusu, ılık meltemler bile bin tane anıyı çağrıştırıyor.  Bu bahar ile geçen seneki o kadar farklı ki aklıma gelen anılarıma gıcık olmamak elimde değil. Yaz demek son iki yazdır maalesef  "O" demekti. Yapış yapış yaz gecelerini çekilir yapan O'ydu. Ama bir o kadar da eziyetti. Gelir mi, arar mı diye bütün yazı evde oturarak geçirirdim. Umrumda da olmazdı. Aşık olunca çok mala bağlıyorum elimde değil.

Şimdi havalar güzelleşiyor, üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin sanki o zaman dilimi hiç olmamış gibi. Evde yalnız olunca ne yapacağımı bilemiyorum. O kadar alışmışım ki o boşlukları, özgürlükleri O'nunla değerlendirmeye, çok garibime gidiyor. Zihin çok garip bir şey, üstünden bir yıl geçmesine rağmen aynı alışkanlıkları arıyor. Ama yine o zihin herşeye alışıyor. Hayat bu, hiç beklenmedik anda beklenmedik yeni alışkanlıklar çıkarabiliyor karşına ;)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder