Yeni bir sendrom keşfettim. "Eski işine saplanıp kalma" sendromu. Yeni işime başladım malum. Daha ilk günden, eski iş yerimdeki alışkanlıklarımı aramaya başladım. Konsomatris gibi o masadan bu masaya bütün gün gezinip durur, iş temposundan yoruldum mu aşağı arkadaşlarımla iner sigara içerdim. Öğlen kahve keyfimiz vardı. Yeni işimde toplam zaten 7 kişiyiz. Biri sahibi, biri sekreter, biri şoför, biri müdürüm olduğunu düşünürsek öyle eskisi gibi dolanamıyorum ofiste. Eski işimi nasıl da çok özlediğimi fark ediyorum her gün.
Sözüm vardı kedime bir daha kadın çoğunlukta olan bir ofiste çalışmam diye. Erkeklerle çalışmak öyle kolay ve keyifli ki. Hemcinslerimle daha zor anlaşabiliyorum sanki. Maalesef bu ofis kadın çoğunluklu. Başta korkarak gittim ama hepsi çok şeker, yaş ortalaması 40 olmasına rağmen sürekli bel altı espiriler yapabiliyorum. Tam bir Sex and The City havası esiyor ofiste. Serbest kıyafet giyiyorlar, eşortmanla geldikleri oluyor. Ofisin içinde sigara içiliyor. Evden işe gitmem tam 15 dk sürüyor ve muazzam bir adalar manzarası olan masam var. Buraya kadar herşey harika ama bundan sonrası korku filmi gibi. Çünkü iş tanımı konusunda biraz saf davranmışım ya da onlar eksik anlatmış. Organizasyonların hepsini hafta sonuna alıyorlar, iki organizasyonu birleştiriyorlar ki oteli 15 günlüğüne kapatıp daha az para ödesinler. Hal böyle olunca 15 gün tatilin olmadan çalışıyorsun. Aman toplantılar akşam üstü 5 gibi biter sonra otelin keyfini çıkarırım diyordum. Toplantı odasının önüne kurulan deskte sabah 8, akşam en erken 10 a kadar durmak zorundaymışım ve bunu 15 gün boyunca yapmam gerekiyor. Verirler 4 bin lira maaş hadi katlanırsın. E bunun yarısını veriyorlar yol da yok üstelik. Benim gibi ev kuşu birine göre değil bu iş. Ben Nişantaşın'da ünlü bir restoran zincirinin kurumsal iletişim müdürlüğünü reddettim her gece parti organizasyonu var diye. Kısacası işe başlamamın 3. gününde bu iş bana göre değil diye kafaya koydum. Önümüzdeki hafta 9 günlüğüne organizasyona gidiyorum, dönüşünde de müdürle konuşup bir aylık maceramı sonlandırmış olucam. Ondan sonra da merhaba cv güncelleme, naber kariyer.net günlerime geri dönücem.
Beklentisiz hayat felsefesi 10 numara, 5 yıldız bir şeymiş. Hiç umrumda değil bu olanlar. Bundan sonrası da umrumda değil. Hani deliliğe vurursun, gelişine göre vurursun ya hayatta. Dünya ve minareyle alakalı ahlaksız bir söz de vardır bu konuyla alakalı. Çok kibarım yazamıyorum. Hah işte aynen öyleyim. Neyse sevgili şans, sen meşgulsun galiba. Ok, kib, bye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder