16 Temmuz 2012 Pazartesi

Bir Özgüven Abidesi, Kuaförler

Ofisten bir arkadaşımızı evlendirdik. Bayanlar için önemli mevzudur bu tip günler. Simli makyaj, kuş yuvası simli-spreyli topuz, pullu-payetli çanta olmadan bir düğün hayal edilemez. İnsanlar genelde güzelden çok, 10 dk sonra Günay'da sahneye çıkacak bir Muazzez Abacı modundadır. Düğün öncesinde eğer kokteyl yapılıyorsa, hanımlar endam sergiler, hemcinslerinin kıyafetlerini çekiştirir, "Ay falanca ne kadar kilo almış yahu, Necla'nın makyaj ne öyle ayo1 " cümleleri olmazsa olmazdır.

Düğünden bir hafta öncesinden bende hazırlıklar başladı. Kıyafet, takı, ayakkabı, çanta. Hepsi tamam. Tek sorun kuaforümün Pazar günü kapalı olması. Bilmediğim bir yere gitmek istemesem de el mahkum, gidilecek artık. Cumartesi gününden bir yer bulundu, kuaforle görüşüldü. İstediğim basit balerin topuzu izah edildi, 45 dk süreceği bilgisini de aldım. Makyözümden kuaför sonrasına randevumu da aldım. Herşey yolunda giderse eğer evden çıkış saatimden 1,5 saat önce evde olabiliyorum. Herşey süper gözüküyor buraya kadar. Ama tabi bu düşüncelerim kuaförün kendisini Maddonna'nın saçlarını yapıyor havasındaki bir psikopat olduğunu öğrenmeden öncedendi.

Saçıma fönüm çekildi, tepeden at kuyruğum yapıldı. Bir baktım, kuaför saçımın önüne maşa yapmaya başladı. Aysel Teyze havasında yüzüme lüleler düşüyor. Neden yapıyorsunuz maşayı, sıkı bir topuz olacaktı benim saçım dediğim, işte o kritik cümleyi duydum. "Kendini bana bırak hayatım, harika birşey yapacağım sana." Dı dınn dı dınnn ! İşte o noktada kabus başladı. Kardeşim söylesene saçıma naptığını! Senden süpriz isteyen mi oldu ? Ben ne istediğimi söylemişim, nedir bu kendi sanatını yaratma çabaları ? Adam saçımın yarısını maşaladı, derken tarağı aldı, saçlarıma krape atmaya başladı. Gözlerim animeler gibi açıldı. Napıyosun ya, ben krape falan istemiyorum diye çemkirdim. "Ama tatlım dur önce bir yapayım, gör beğenmezsen bozarız." Oğlum bak git ! 45 dakika da biter demişsin, 1,5 saattir o koltuktayım. Hala neyi bozarız diyorsun it ! O sırada makyözüm arayıp, beni bir güzel haşladı. Nerdesin sen, Pazar günü gelmiş dukkanı açmışım senin için diye. Sonra da yüzüme kapadı bir güzel. Benim iyice sinirlerim gerildi. Öldürücem kuaförü. Artık bakmıyorum bile naptığına. Yapsın da gideyim derdindeyim. Ben bunları düşünürken, adam bütün saçları bozmasın mı ! Beğenmemiş beyfendi. Lan osuruk kafalı, benim dediğim saçı yapsana! Hala niye uzatıyorsun, neyin özgüveni bu ?! SAçıma öyle berbat bir topuz yaptı ki, ben işe gelirken daha güzelini yapıyorum öyle diyim !

Kuaförden çıktım, koşa koşa makyöze gittim. Taksi bulamadım. Makyöz saçımı görünce halime acıdı. Bu ne be ! diye kaldı. Bir baktım ki adamın yaptığı topuz enseme düşmüş. Artık iyice bozulan sinirlerimle başladım gülmeye. Neyse makyözüm on parmağında on marifet bir kadın olduğu için, saçımı şahane yaptı. Keşke baştan ona gitseymişim !

Böylece anlamış oldum ki, bir bilmediğin kuaföre gitmeyeceksin. İki, asla ama asla "Sen bana güven, çok güzel olacak." diyen kuaföre güvenme !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder