20 Ekim 2011 Perşembe

Taktik Savaşları

Şu aşk olayını henüz kimse çözemedi, ben de sen de çözemeyeceğiz muhtemelen. Ama olsun hepimizin söyleyecek bir sözü vardır bu konuda. Mesela ben. Bayılıyorum canımı acıtacak adamlara aşık olmaya. Bir yandan düzgün, romantik, sevimli, duyarlı bir adam. Diğer tarafta gözü kaşı durmayan, hayatı sallamayan, seversem köpek gibi sürüneceğim, günümüzde adına "piç" denen adam.

Evet pek çoğunuz gibi ben de ikinci seçeneğe yöneliyorum ve sonucundan da asla ama asla yanılmıyorum. Sürünüyor muyum? Off hem de ne! Bana her baktığında ağzım burnum bir tarafa kayıyor. Adam da herşeyi biliyor ya, görme egoyu. Ağzıma sıçsa, "ayyy Allah'ım ölürüm ben buna yeeaaa!" diyeceğimi de biliyor bok kafa! Tamam, tamam benim suçum biliyorum. Ben çıkardım göklere, indirene aşk olsun.

Bişey yapmak lazım, bir taktik uygulamak lazım, ama ne?? Önce trip atayım dedim. Yok olmadı. Adam domuz çıktı. Ben bir trip atıyosam, o ya hiç sallamıyor ya da 10 triple geri dönüş yapıyor. Kendimi geri çekeyim diyorum, beceremiyorum. Bir bakmışım adamla küsmüşüz. Nasıl da saksı, nasıl da kozalak! Çocuk gibi küsüyoruz birbirimize. Sonra kıvranıyorum, hayat zindan oluyor. Ayy napsam da barışsak lan diye kara kara düşünüyorum. Ne o, ben taktik yaptım! İyice sıçıp batırmakta üstüme yok.

 Bir insana, "Karşındakini kaybedebilirsin heyyy, akıllan dostum, dangalaklık yapmaaaaa!!"demenin yolu nedir ki? Ben çok güzel beni kaybetmeyeceksin bebişim, dizinin dibinden bir yere ayrılmicim  mesajını verebiliyorum da, tersi söz konusu oldu mu otomobil farı gören tavşan gibi kalıyorum. Karşındaki adam da malsa işler iyice zorlaşıyor. Acaba yanına gidip, "Hey bebek, aşk kaç beden giyer? Orda bana da var mı yer?" desem işe yarar mı????

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder